Saadet Partisi Arnavutköy ‘Geçim İttifakı’ konulu basın açıklamasında bulundu. Basın açıklamasını Cumhuriyet Meydanı’nda yapmak isteyen partililer burada toplandı. Ancak emniyet mensupları Cumhuriyet Meydanı’nda valilik kararıyla basın açıklaması yapılmasının yasak olduğunu belirtti. Partililer uzun süre emniyet mensuplarıyla görüştü ancak sonuç alınamayınca 15 Temmuz Parkı’nda basın açıklamasını gerçekleştirdiler.
Basın açıklaması şöyle:
Kıymetli Arnavutköylüler;
Sizleri hürmet ve muhabbetle selamlıyor; basın açıklamamıza gösterdiğiniz ilgi, alakanız ve katılımınız için şükranlarımı sunuyorum. Kıymetli hemşerilerim; ülkemizin, şehrimizin ve insanımızın dertleri her geçen gün katlanmaktadır. Siyasetteki skandallar, ekonomideki beceriksizlikler ve salgın süreci derken insanlarımız adeta patlama noktasına gelmiştir.
İktidardaki arkadaşlar gündemi meşgul etmek ve ekonomik krizi gölgelemek için her geçen gün yeni bir müjde vermeye çalışıyorlar ama kendileri dahi bunlara inanmıyorlar, içten içe gülüyorlar. Ne siyasette ne de ekonomide artık mızrak çuvala sığmıyor, beceriksizliğin, yanlış politikaların bedeli bugün halkımıza ödetiliyor ve gelecek nesillerimize fatura ediliyor.
Biz Saadet Partisi olarak, insanımızın, ülkemizin, devletimizin sorunlarını konuşuyor, iktidarın yanlış politikalarını eleştiriyor ve bunların çözüm yollarını gösteriyoruz.
İktidardaki arkadaşlar ise dertlere derman olmak yerine dertlerden besleniyorlar, onları bilerek büyütüyor ve derinleştiriyorlar. Her geçen gün sayıları artan mazlumlar, mağdurlar ve mahzunlar ordusu, iktidarın tutum ve davranışlarındaki akılsızlığa ve yanlışlara en açık delildir. Bütün bunlar ehliyet ve liyakatin esas alınmadığı bir yönetim anlayışının doğal sonucudur. Çetelerin ortaya çıkması, mafyanın türemesi, mide bulandırıcı siyaset-medya-mafya üçgeninin oluşmasının temel nedeni işte bu yönetim anlayışıdır. Bu anlayışta olanlar ise milletin geçim derdini umursamamaktadır. Kıymetli hemşerilerim; yönetme kabiliyetini yitirenler, iyi gün – kötü gün demeden vergi toplayanlar; esnafımızı ve topyekûn insanımızı zor günlerinde yalnız bıraktılar. Vatandaşın derdi ile dertlenmeyi külfet görenler, kendi itibarları uğruna milletimizin emeklerini israf ettiler. Kendileri ve yakınları varlık içinde yüzerken, milyonların geçim derdini görmezden geldiler ve maalesef inatla görmezden, duymazdan gelmeye devam ediyorlar. Yanlış politikalarında ısrarcı olarak ekonomiyi çıkmaza soktular, insanımızı hayat pahalılığına ve geçim sıkıntısına maruz bıraktılar.
İşçiyi, esnafı, memuru, emekliyi dert sahibi yaptılar. Sanayicimizin, çiftçimizin, besicimizin üretim arzusunu kırdılar; bankalara köle yaptılar, faiz lobilerinin ekmeğine yağ sürdüler.
“Devlet olarak zor günlerden geçiyoruz.” diyerek insanımızın duygularını sömürdüler; vatandaşımıza zor günlerinde sırt çevirdiler.
Bugün ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de;
Siftah yapamadan dükkân kapatan, pandemiden dolayı iflas eden yüzlerce esnafımız var!
Bu caddelerde, sokaklarda işsiz gezen ve gelecek hayalini yurt dışında yaşamak üzere kuran binlerce gencimiz var!
Başını yastığa koyduğunda, ay sonu nasıl gelecek, kira ve faturalar nasıl ödenecek diye kara kara düşünmekten gözlerine uyku girmeyen on binlerce insanımız var!
Maalesef, geçim sıkıntısının bunalımıyla intihar edenler var!
Yarınlara umutla bakması gerekirken geleceğe kaygıyla bakan gencecik kardeşlerimiz var!
En büyük hayali sorulduğunda, “Babamın iş bulması ve borçlarımızı ödeyebilmesi” cevabını veren yavrularımız var!
Çocuğunun istediğini alamadığı için evine geç giden ve sabah okula giderken bir simit parası veremediği için hicap duyan nice ana-babalar var!
İçinde bulunduğumuz bu perişan halin bir tek sorumlusu varsa, o da ülkeyi yöneten iktidardır!
Maalesef iktidar meselelere yanlış yaklaşmakta, “ben yaptım oldu” mantığını esas alan bir yönetim anlayışı ortaya koymaktadır.
Türkiye’mizin bir an önce vakit kaybetmeden bu anlayıştan kurtulması gerekmektedir.
Adeta her gün yapılan zamlar, milletimizin sırtına yüklenen ağır vergiler, esnafımıza bir tülü verilmeyen destekler, işsiz bırakılan insanlarımız…
Ve vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmı açlık ve yoksulluk sınırının altında hayata tutunmaya çalışırken, bunca sorunumuz varken, bu sorunların çözümüne ilişkin bir tek doğru adım atılmıyor.
İktidar yanlış yapıyor, daha da kötüsü bu yanlışlıkları bilerek, isteyerek ve hatta inadına yapıyor!
Geçtiğimiz günlerde Sn. Ak Parti Genel Başkanının ifade ettiği; “Aç olarak dolaşanları buyurun, siz de doyuruverin!” sözlerinden hicap duyduğumuzu ifade etmek isteriz.
İnsanımızı aç ve yoksul bırakanlar, kendileri değil mi?
Kıymetli hemşerilerim; müsterih olun, umudunuzu hiç kaybetmeyin! Biz varız!
Biz, yolsuzluğun her türlüsünü, israfı ve verimsiz harcamaları önlemek için buradayız, hazırız.
Yanlış yönetilen kaynakları vatandaşımıza aktarmakta kararlıyız!
Biz, ülkemizde açlık ve yoksulluk diye bir problem, geçim derdi diye bir dert kalmasın diye buradayız, çalışıyoruz ve sizlerle beraberiz.
Değerli arkadaşlar…
Tekrar ifade ediyorum; umutsuzluğa yer yok, karamsar olmaya hiç gerek yok!
Karanlığın en koyu olduğu an şafağın en yakın olduğu andır. Herkes bilmeli ki; şafak yakın!
Evet, dert var, sorun var ama çözüm de var; işte biz buradayız!
Bizler Saadet Partisi olarak insanımızın geçim mücadelesine destek olmak, insanımızı dinlemek, sesine ses olmak ve sorunlarına çözüm üretmek için hep birlikte bir “Geçim İttifakı” kuralım istiyoruz!
Türkiye’nin bugünkü haline bakıp da üzülen, bunalan, yorulan ve sıkılan her bir vatandaşımıza “Geçim İttifakı”nda bir araya gelme çağrısında bulunuyoruz.
Çünkü iktidarın yanlış ekonomi politikalarındaki inadı ve insanımızın derdine duyarsız kalması sebebiyle geldiğimiz noktada; sorunlar, sıkıntılar, problemler artık mutfaklardaki tencerelere dayanmıştır.
Biliyoruz ki uzun zamandır giderek daha da pahalıya kaynayan hepimizin evindeki bu tencere; artık kaynamaz hale gelmiştir.
Görüyoruz ki iktidar umursamasa da görmezden gelse de evlerimizdeki bu tencere; aş değil, dert pişirmeye başlamıştır!
İnsanımızın çarşı-pazardan eli boş dönmek zorunda kalması nedeniyle bu tencere; artık dolmaz hale gelmiştir!
Şehrimizdeki, ilçelerimizdeki, mahallelerimizdeki birçok hanenin ocağındaki bu tencere; artık patates-soğanı dahi bulamaz hale gelmiştir!
İnsanımız güzelim İstanbul’u bir bir terk etmeye başladı
Kirasını ödeyemiyor, evine ekmek götüremiyor hayat yaşanmaz bir hale gelmiş durumda
Yüksek kiralara yetişemiyor, tenceresi kaynamıyor, işsizlikle boğuşuyor bu da yetmezmiş gibi trafikle, deprem korkusuyla kendini köyüne atmak istiyor
İstanbul’un tarihini, siluetini bozdukları yetmedi şimdi de dokusunu, gündelik yaşamını tarumar ediyorlar
Bu gidişata birazcık olsun engel olmaya çalışan, insanımızın dertlerini hafifletmeye çalışanlara da engel oluyorlar
Tenceresi kaynamayan, ocağı tütmeyen hanelerin istikbalini iktidardaki arkadaşların ikbaline feda ettirmeyeceğiz
İşte bu nedenlerle biz Saadet Partisi olarak;
-Hayat pahalılığına,
-Adaletsiz gelir dağılımına,
-Üretmeyen ekonomiye,
-İşsizliğe,
-Ağır vergilere,
-İtibar uğruna yapılan israflara karşı çıkarak;
“Bu tencerede artık dert değil, aş pişirmek istiyorum.” diyen
Tüm vatandaşlarımızı,
Hepimizin ortak gündemine; Geçim İttifakı’na davet ediyoruz!
Mutfağımıza, evimize, sokağımıza, mahallemize, ilçemize, şehrimize ve de ülkemize hep birlikte sahip çıkalım istiyoruz!
İşimize, aşımıza, kendimize ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkalım diyoruz!
Çünkü biz daha iyisine, en iyisine layığız, bizim diğer toplumlardan hiçbir eksiğimiz yok, hatta fazlamız var.
Biz sadece yanlış yönetiliyoruz ve bunu hak etmiyoruz!
Saadet Partisi olarak bu yanlış yönetim anlayışının sebep olduğu sıkıntılara artık daha fazla katlanmak zorunda değiliz diyoruz.
Şimdi Geçim İttifakı Acil Eylem Planımız çerçevesinde hazırladığımız çözüm önerilerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum:
1.İsraf ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmeli, özellikle gıda enflasyonunu önlemek öncelikli hedef haline getirilmelidir.
2. Açlık sınırının dahi altında düşen asgari ücret yeniden düzenlenmeli ve bu ücretlerden vergi alınmamalıdır.
3. Yeni istihdamlar vergi indirimleri ve hibelerle desteklenmelidir.
4. Girişimcilere yönelik finansman olanakları genişletilmeli; katılım yapıları oluşturulmalıdır.
5. Esnafımıza acilen Sicil Affı getirilmeli, yeni ve bembeyaz bir sayfa açmaları kolaylaştırılmalıdır.
6. İş kurma ve iş yapabilme süreçleri hızlandırılmalı, bunaltıcı bürokratik engellerin tamamı kaldırılmalıdır.
7. Kredi kartı faiz oranları düşürülmeli; yerli malı ürünlerde vade sayısındaki artışlar teşvik edilmelidir.
8. Bankaların pos cihazı komisyon oranları sıfırlanmalı ve para akışlarındaki gecikmeler kaldırılmalıdır.
9. Elektrik, su, doğalgaz, internet ve iletişim giderleri gibi sabit giderlerden alınan vergiler azaltılmalı ve uzun vadede kaldırılmalıdır.
10. Esnaf ve sanatkârlarımızın küçük ölçekli işlemlerde yaşadıkları kısa dönemli ödeme aksaklıklarının giderilmesi için ivedilikle bir fon oluşturulmalıdır.
Bunlar acilen atılması gereken adımlar kıymetli hemşerilerim…
İnsanımızın, esnafımızın, asgari ücretli çalışanlarımızın hızlı bir şekilde toparlanması ve bir nebze de olsa rahat nefes alabilmesi için hayata geçirilmesi gereken adımlar..
İnanın bunlar zor değil, yeter ki vatandaş odaklı politikalar esas alınsın.
Yeter ki, insanımızın derdini, geçimini önceleyen kadrolar iş başında olsun…
Herkesi bunları düşünmeye, bu sese kulak vermeye ve bu çağrımıza ortak olmaya, milletin derdiyle dertlenen kadroları yetkilendirmeye davet ediyoruz.
Yüzlerimizdeki tebessümü, evlerimizdeki neşeyi, işimizdeki bereketi yeniden kazanacağımız günler temennisiyle,
Basın açıklamamıza katılımınızdan dolayı her birinize tekrar teşekkür ediyor; sağlıklı ve hayırlı günler diliyoruz.