Ana Sayfa ARNAVUTKÖY, MANŞET 1 Şubat 2017

Nereye Gidiyoruz?

“Kula bela gelmez hak yazmadıkça… Hak bela vermez kul azmadıkça” Unutmayalım ki adaletsizliğin ve eşitsizliğin olduğu ve dahi kol gezdiği ülkelerde; mutlaka belalar, musibetler ve sıkıntılar olacaktır. Bizler ahlaki değerlerimize, kültürümüze, dinimize, dilimize, bayrağımıza, hürriyetimize, bağımsızlığımıza, adalete ve müşterek olan insanlık değerlerine sırt çevirerek terk etiğimiz için, dünyanın menfaatine ve şehvetine sarıldığımız için savaşlar kaçınılmaz oluyor.
Tarihimizde ve asrımızda görmediğimiz saç- baş yolmalar, ısırmalar, kilitlemeler, bin bir çeşit karalamalar, ağza alınmayacak sözler, hakaretler, tehditler, kamera karşısında oy pusulayla görüntüler, ağır ithamlar, hainlikler bir biri arkasına sıralı dişler gibi diziliyor. Kullar kul, komşu, yetim hakkı yediği sürece savaşlar bitmez. Milletler olarak ahlak, ihlas, amel ve insanlık değerlerini unuttuk. Böyle devam ettiğimiz sürece Hak bela yazmaya devam edecektir. İnsanlar bir ihtilaf karşısında ve çözümsüzlük anında hakem olarak rehbere sarılmadığı için hırs ve kıskançlık duygularına yenik düşüyor. Bu şekilde anlaşmazlığa vesile oluyorlar. Ağır saldırganlık hak tarafından cezalandırmaya sebep oluyor. Bugün makamlara gelerek haksız olarak büyüklük taslayanlar; Allah’ın ayetlerinden uzak olan kitlelerdir. Öyle bir nesil haline geldik ki, hava ve heveslerinin arkasına düşerek azgınlık ve taşkınlık içerisinde hayat sürüyoruz. Bunun neticesinde birçok insan ‘’GAYYA’’ vadisini görecektir. Azgınlar için cehennem bir gerçektir. Güç ve kuvvetini hak ve adaletten yana değil; kendi fikir ve düşüncelerinin hakimiyeti için kullananlar adına hakkın mutlak azabı vardır. Kur’an ve sünneti terk ederek şerri hüküm çıkaran topluluklar için belalar kaçınılmaz bir gerçektir. Faizi helalleştirmek, içkiyi normalleştirmek ve zinayı demokratik hale getirmek gibi aptallıklar buna örnektir. Bizden olmayan bir milleti dost kabul etmek gibi büyük bir yanlışın içerisinde yürüyoruz. Küfür ehlinin bir millet olduğunu yok sayıyoruz. Tüm dünyayı masum insanların bedduası sarmış durumdadır. Bu yanlış yoldan dönmek ve kurtuluş istiyorsak birlikte Allah’ın ipine topluca sarılmak şarttır…

“Size iki şey emanet ediyorum. Biri Kuran diğeri sünnettir. Bunlara dost doğru uyarsanız, doğru yoldan asla sapmazsınız” diyen peygamberimizin yolundan gidelim. Zulmün arttığı yerde sapmalar ve sapıklık çoğalır. Kullar zenginleştikçe Allah’ı ve kitabı tanımaz duruma geliyor. Azmalar ve taşkınlık hat safhaya yükseliyor. Gurur ve kibir çığ gibi artıyor. Fitnelik fesatlık, gıybet ve zan kullar için vazgeçilmez oluyor. Toplumda haramlar ve helaller yer değiştiriyor. Güzel ahlakın yerine çirkin ve kötü ahlâk kavramı hâkim oluyor. Cemiyet içerisinde iblis’in dostları çoğalıyor. Âlimlerin kıymeti azalıyor. Para ve mülk hırsı vazgeçilmez bir hırs ve kine dönüşüyor. Kullar Azrailleşiyor. Benlik duygusu her şeyin önüne geçiyor. Bunlar oluşunca da azap kullara vacip olur. Ve fakat herkes için tövbe kapıları her daim açıktır.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Uyarı! Suç teşkil eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tasarım | Enba