Cumhuriyet Halk Partisi Arnavutköy Gençlik Kolları “Gençliğin Gözünden Başkanlık Sistemi” adlı bir panel düzenledi. İlçe binasında gerçekleşen panelin moderatörlüğünü Bahçelievler Eski İlçe Başkanı Dr. Hüseyin Özkahraman yaptı. Panele Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Utku Caner Çaykara konuşmacı olarak katıldı. CHP Arnavutköy İlçe Başkanı Ruhi Tuncel ve yönetiminin yanı sıra birçok partili hazır bulundu.
“Başkan olmak isteyen bizim genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu dahi olsa kesinlikle “Hayır” diyeceğiz”
CHP Arnavutköy Gençlik Kolları Başkanı Okan Arabacı yaptığı konuşmada başkanlık sistemine ‘Hayır’ dediklerini belirterek, “Ülkede ekonomik kriz bitti mi? Hayır. Terör bitti mi? Hayır. Hür bir şekilde yaşıyor musun? Hayır. Sokakta korkusuz ve rahatça yürüyebiliyor musun? Hayır. Gelecek kaygın bitti mi? Hayır. Hayır’lar bu kadar çokken neden evet diyelim. “Siz AKP’yi sevmediğiniz için hayır diyorsunuz” diyorlar. Bizler kim başkan olmak isterse istesin biz buna karşıyız Başkan olmak isteyen bizim genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu dahi olsa kesinlikle “Hayır” diyeceğiz. Biz ülkeyi bir kişinin yönetmesine karşıyız, saltanata karşıyız. Biz Türkiye diyoruz onlar, AKP diyor. Biz Türkiye diyoruz, onlar RTE diyor. Şahsi menfaatlerinizi değil ülkemizi düşünün. Dolar 4 lira oldu ve bu sayı artmaya devam edecek. İşsizlik %12 ye çıktı, basın özgürlüğünde 180 ülkede 151. sıradayız, adalete güven sırasında 102 ülke arasından 80. sıradayız. Artık adaletten yavaş yavaş değil koşarak uzaklaşıyoruz. Bu çok acı ve üzücü bir durum. Memleket için, insanlık için, adalet için, barış için, özgürlük için, yaşanacak bir Türkiye için bizler HAYIR diyoruz ve kanımızın son damlasına kadar bu uğurda mücadele edeceğiz. Yaklaşan bir referandum var ismi başkanlık sistemi fakat bu başkanlık sistemi değil tamamen kaos sistemidir” dedi.
“15 yıldır nerdeydiniz!”
CHP Arnavutköy İlçe Başkan yardımcısı Gülşah Türel ise konuşmasında, “Başkanlık sistemi olarak dayatılmaya çalışılan sistem aslında tamamıyla tek adamlıktan başka bir şey değildir. Tek adamlığa gençlerin geçit vermeyeceğini tüm halkımızın bilmesi gerekir. Gençleri dinlemeyen, gençlere prangalar vurmaya çalışan, özgürlüğümüzü hapseden, adaleti kukla haline getirmeye çalışan her sisteme karşıyız. Ülkenin her yeri yangın yeri iken, çiftçi ürettiğim ürünlerin karşılığını alamıyorum diyorken, işçimiz emeğinin karşılığını alamazken, ana kuzularımızın şehit düşmesine sebep olan terör denen beladan kurtulamamışken, yanı başımızda savaş olmasına rağmen Suriye’nin ekonomisinden bile kötü ekonomimiz varken Başkanlık merakı neden? Ülkemizin sorunlarını köşeye iteleyip karşımıza geçip “Bizi Başkan yapın terör düzelsin, ekonomi düzelsin” diyen zihniyete tek kurabileceğim cümle, 15 YILDIR NEREDEYDİNİZ! Başkanlık sistemini öne sürerken ağızlarına Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e aynı yetkiyi verdiniz diyorlar ancak bilinmesi gerekir ki Osmanlı Devleti’nin yıkıldığı, Kurtuluş Savaşı’yla düşmanları mağlubiyete uğratıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken bu yetkilere sahip değildi. Ancak kurdukları bu cümlelerle her seferinde bilgisizliklerini yüzümüze vurmayı tercih ediyorlar” diye konuştu.
“Nasıl bir ortamda, neyi konuştuğumuzun bence çok önemi var”
Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran başkanlık sisteminden önce çözülmesi gereken birçok sorunun olduğuna değinerek, “Türkiye’de öyle bir tartışma yaşanıyor ki birisi bir taş attı kuyuya 80 milyon bunla uğraşacak. Partimin başarısı için aktif olarak Türkiye’nin her bir yerine gidiyorum. Yurtdışına da gidiyorum yurtdışı görevlerim için yurtdışından baktığım zaman aslında çok daha farklı görünüyor. Dünyaya bakıyorum insanlar Mars’a gidiyor. Bir sene sonra taşıtsız bir araç gidecek. 2024’te de 100 kişilik bir taşıt aracı gidecek. Yedi sekiz sene sonra insanlar Mars’a gidecekler. Teknolojide inanılmaz gelişmeler var. Apple telefonları birçoğumuz kullanıyor. iPhone’dan yapmış oldukları ciro aşağı yukarı Türkiye’nin toplam ürettiği beşte biri. Bir tane firma tek başına üretiyor. Dünya da gerçekten hızlı bir ritim var. Hızlı bir uzay çağı gelişiyor. Gezegenler arasında insanlar oralara gidip gelecekler böyle bambaşka bir çağda yaşıyorlar. Türkiye’nin tartıştığı konuya baktığınız zaman orta çağı tartışıyor. Türkiye orta çağa dönsün mü dönmesin mi Türkiye bunlarla uğraşıyor. Bir taraftan bakıyorsunuz Türkiye yangın yeri hepimizin içi yanıyor. En büyük sorun terör, en büyük sorun can güvenliği vatandaş olarak da birey olarak da bizim vatandaşlarımızın can güvenliği büyük tehdit altında. Aynı zaman da emniyet mensubu arkadaşlarımızı, Mehmetçiğimizi görüyorsunuz devamlı şehit haberleri geliyor. Türkiye’nin en büyük sorunu şuanda can güvenliği. Biz siyasetçilerin en önemli görevi vatandaşının can ve mal güvenliğini korumak olmalı, vatandaşların sorununu çözmek olmalı, vatandaşlarına hizmet olmalı. Türkiye’nin geldiği noktada bir yılda 2000’e yakın insanımız hayatını kaybetti. Binlerce insanımız yaralandı. Ekonomimizin tek tek sorunlarını anlatmayacağım ama nasıl bir ortamda, neyi konuştuğumuzun bence çok önemi var. Ekonomi dediğimiz zaman rakamlar ortada dünya da bağımsız derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmesi de ortada. Eskiden iktidar partisi bu kuruluşların Türkiye ile ilgili olumlu notlarını gösteriyordu, reklam yapıyorlardı. Şimdi olumsuz olunca bunları çöpe atıyorlar. Görünen köy kılavuz istemez ekonomi dip yaptı. İşsizlik ise ayrı bir yangın. Yaklaşık 30 yıllık sivil toplum kuruluşları ve siyasi hayatımda 11 – 12 farklı hükümetle çalışma imkanına sahip oldum. Birebirde bu kadar kötü bir yönetim, kötü bir iktidar görmedim ve üstelik bunlar 15 yıldır tek başlarına iktidarlar. Bu krizin adını net koyalım Türkiye’de bir siyasi kriz var. Türkiye’de bir hükümet krizi var, Türkiye’de bir AKP krizi var, büyük bir kriz var. AKP Türkiye’yi yönetemiyor bu kadar net” şeklinde konuşarak iktidara yüklendi.
“Gerçekleri halkımıza anlatmamız gerekiyor”
CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Utku Caner Çaykara iktidar partisinin üç ideolojik dönem yaşadığını savunarak, “AKP’nin 15 yılda üç ideolojik döneminden bahsetmek istiyorum. İlk çıkış noktaları bir muhafazakar demokrat çıkışları vardı ki demokrasiyi araç olarak gören, demokrasiyi bir basamak olarak gören iktidara geldikten sonra demokrasiden bihaber olan insanlar bir demokrasi çıkışı yaptı ve iktidara geldiler. Daha sonra Ortadoğu’da gelişen politikalarla Arap baharı ile birlikte İslam coğrafyasında birleştirici unsur görevi üstlenmeye çalıştılar. Halifelik sevdasına tutuldular kendi ülkesini dahi birleştiremeyen, kendinden olmayanı kendisine oy vermeyen herkesi terörist olarak suçlayan, ötekileştiren her türlü baskıyı uygulayan bir iktidar ne yazık ki Ortadoğu politikasını eline yüzüne bulaştırdı. 7 Haziran’dan sonra özellikle üçüncü dönemi olarak bir Kasım’a kadar geldiğimiz süreç de bugünde katı bir şekilde devam eden Türk – İslam, Türk ulusalcılığı, İslami ulusalcılık dediğimiz tamamen bir milliyetçi kanada doğru ilerlediler. Tabi ‘Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alırız’ diyenler, şehide kelle diyenler çözüm süreci adı altında terör örgütleri ile pazarlık masasına oturanlar bugün vatan millet sevdasına düşmüşler. Gerçekten bir genç kardeşiniz olarak üzüldüğüm, acıdığım bir nokta bu. Gerçekleri halkımıza anlatmamız gerekiyor. Gençlerin sorunu ve ülkenin sorunu yeni bir anayasa mı, başkanlık sistemi mi sistem sorunu mu tabi ki de değil bu ülkenin sorunu bu gençlerin sorunu dış politika sorunudur. Bu gençlerin sorunu üniversite sorunudur. 15 yılda on üç kez eğitim sistemi değiştirildi. Bu ülkenin sorunu ahlakı yozlaşmadır. Bu ülkenin sorunu çocuk gelinlerdir. Bu ülkenin sorunu çocuk işçilerdir. Emeğin sömürgeleşmesidir” dedi.
Zafer Kara / Arnavutkoyhaberleri.com