Ana Sayfa ARNAVUTKÖY, MANŞET 6 Nisan 2016

Arnavutköy Belediyesi ‘Sarı Dede’nin Mezarını Satılığa Çıkardı

Arnavutköy Belediyesi’nin içerisinde bir yatırın bulunduğu Hacımaşlı Mahallesi 0/472 parseli açık arttırma ile satışa çıkarması mahalle sakinlerinin tepkisine neden oldu. Hacımaşlılar, Sarı Dede olarak bilinen yatırın bulunduğu arsayı satışa çıkaran Arnavutköy Belediyesi’nin bu tutumuna sert tepki göstererek “Eğer belediye buna kaldıysa yazıklar olsun” dedi.

Yatırın olduğu alanın geçmişte köylüler tarafından Köy tüzel kişiliğine bırakıldığını, fakat daha sonra Büyükşehir kapsamına girince de arsanın tapusunun Arnavutköy Belediyesi’ne geçmiş olması karşısında ellerinin kollarının bağlandığını ifade eden Hacımaşlılar, burayı, yani bizim yerimizi satışa çıkarırken kime sormuşlar eleştirisini getirdiler.

Hacımaşlılar ve birçok insan tarafından yatır olarak bilinen bir yeri de kapsayan arsanın satışa çıkmasını hayretle karşıladıklarını ifade eden vatandaşlar; Ak Parti’li bir belediye başkanının bu işe önayak olması akıllara zarar bir tutum. Hem dini bütün, hem Müslüman geçinirler, hem de yatıra saygıları olmaz. Anlaşılır gibi değil. Arnavutköy’de satılacak yer mi kalmamış? Bu satışa kesinlikle engel olacağız. Belediye başkanı neyin peşinde? Bu satıştan hemen vazgeçilmelidir” değerlendirmesinde bulundular.

Yatır ile ilgili hemen herkesin bir anısı var!
1939 doğumlu olan Hacımaşlı eski muhtarı Yusuf Mümtaz Özkan yatırın yıllardır olduğunu vurgulayarak, “Dedemin aslıda Konya Karamanoğlulları’ndan. Dedem 1877’de 7 yaşında Hacımaşlı’ya gelmiş. O tarihten beri burada yatırın olduğu biliniyor. Oradaki yer dedemin çiftliğinin yeridir. Etrafına evler yapılmış ama onu yatır diye ayırmışlar, bir şey yapmamışlar. Köy tüzel kişiliğine bırakılmış” dedi.
belediye arsa ihalesi1
“Ayakucuna ceviz ağacı düşmüş çok rahatsız onu illaki kaldırt”
Sarı Dede ile ilgili halasının bir anısı olduğunu belirten Özkan, “Mezarın ayakucunda kocaman bir ceviz ağacı vardı. Ceviz ağacı dedenin üstüne yıkılıyor. Biraz zaman geçtikten sonra küçük bir çocuğuyla bir bayan geliyor. Halamı buluyor rüyamda dedenin ablası geldi ağabeyimin ayakucuna ceviz ağacı düşmüş çok rahatsız onu illaki kaldırt diyor. Halamda dedeme götürüyor. Dedemde kızım sen git mandalar tarladan gelince ben onu kaldırtacağım demiş. Olsun bekleyeceğim diyor gitmiyor.  Dedem amcamı tarlaya yolluyor mandaları getirip o ceviz ağacını kaldırıyorlar. Alt taraftaki tarlada bizim zaten tarlaya deviriyorlar. Dedem o bayana kızım sen bu küçük çocukla nerden geldin diyor. Bayanda Ayazma’dan geldim diyor. Ayazma da Taşoluk o zaman öyle diyorlar. Kızım sen gidemezsin Osman’a söyleyeyim de arabayı koşsun seni atıversin oraya diyor. Bayanda giderim ben diyor. Bayan yola çıkıyor rahmetli annem koru var oraya kadar takip ettim orda kaybettim derdi.  O bayan Sarı Dede’nin 3 kardeş olduğunu söylemiş. Rahmetli dedem aman oraya bir şey yapmayın, kullanmayın derdi” dedi.

“Ziyarete gelip, dua ederlerdi, çaput bağlarlardı, toprak alırlardı”
Sarı Dede’yi ziyarete gelenlerin olduğunu belirten eski muhtar Özkan, “Biz çocukken Sarı Dede’nin başucunda bir erik ağacı vardı oraya gidip dua ederlerdi, çaput bağlarlardı ve devamlı olarak gelip dua ederlerdi mum yakarlardı. Toprak alanlar da oluyordu. Şamdanlar vardı hepsi kayboldu gitti. Sarı Dede ile yetkililer ilgilenmedi, kayıt falan alınmadı. Ama etraftan gelenler olurdu. Ben muhtarken nerden duydularsa Ankara’dan Sarı Dede’yi ziyarete geldiler. Gelenlerde doktor falandı” diyerek ziyarete gelenlerin mezardan toprak aldığını dile getirdi.

“Bir bakıyor ki mumların hepsi yanıyor”
Bir hocanın da başına gelen olayı anlatan eski muhtar Özkan, “Hocamız vardı rahmetli Hüseyin Erdoğan birileri Gaziosmanpaşa’dan ona para vermiş mum al da Sarı Dede’ye yak diye. O da verdikleri parayla mum alıp dedenin orada birkaç tanesini yakıyor gerisini oraya bırakıyor. Oradan ayrılıyor sonra ne için hepsini bıraktım camide yakardık deyip almaya gidiyor. Bir bakıyor ki mumların hepsi yanıyor, şaşırıyor. Geldi kahvede anlattı bunu.

Kars’tan bir hoca mezarı yaptırdı
Sarı Dede’nin mezarının yıllar önce yaptırıldığına değinen Özkan, “Kars’tan bir hoca gelmiş ben köyde yokken. Telefonunu bırakmış. Ben o yatırı yaptıracağım, çok perişan demiş. Zaten Sarı Dede’nin boyu 7 metreydi. Ben köye geldiğim zaman kahveye girdim babam, Kadir abi, İhsan abi, Kemal abi oturuyorlardı. Muhtar birisi geldi o yatırı yaptıracağız müsaade ederler mi acaba dedi. Bizde muhtar gelsin o daha iyi bilir dedik dediler. Bizde neden razı gelmeyelim gelsin yaptırsın dedim. Telefon edildi geldi adam. Sazlıbosna’dan bir vatandaşa para vermiş bu işlerle ilgilenmesi için o çocuk ilgilendi yaptırdı burayı. Ondan sonra da bu şekilde kaldı” dedi.
yatir1
“Eğer belediye buna kaldıysa yazık derim”
Arnavutköy Belediyesi’nin yatırın bulunduğu araziyi satışa çıkarttığını duyduklarını ifade eden Yusuf Mümtaz Özkan, “Orada İstanbul Kültür varlıkları bir tespitte bulunmadı kaydı yapılmadı. Belediyeden satışa çıktığını duyduk. Daha bir şey yapmadık ama gidip belediyeyle görüşeceğiz. Burasının yatır olduğuna dair bilgileri vereceğiz. Öyle şey olmaz deyip ret ederlerse ona bir şey diyemeyiz. Ama biz bilgi vereceğiz. Devamlı gelip dua ederler Ankara’dan bile geldiler. Eğer belediye buna kaldıysa yazık derim” diyerek sitem etti.

“Arnavutköy Belediyesi satmaktan vazgeçsin, onların da başına gelebilir”
Son olarak Sarı Dede ile uğraşanların başına gelenleri anlatan Özkan, “Birileri gelip yetkililerden izin aldık diye Sarı Dede’nin ayakucundan kazmaya başlamışlar. İkinci gün tekrar kazmaya devam etmek için geliyorlar arabaları dümdüz yerde kaza yapıyor ve 4 tekeri havada kalıyor. Gidiyorlar ertesi gün gelmiyorlar ondan sonraki gün yine geliyorlar yine 4 tekerlek havada kalıyor kaza yapıyorlar, hem de aynı yerde. Arnavutköy Belediyesi satmaktan vazgeçsin aynı şey onlarında başına gelebilir” diyerek uyarıda bulundu.

“Bir sabah teller aşağıya çayıra inmiş”
Yusuf Mümtaz Özkan’ın kardeşi Hacımaşlı sakinlerinden 1942 doğumlu İsmail Özkan ise, “Benim oğlum 49 yaşında şimdi. Küçük yaşta konuşmaya başlamıştı 6 – 7 yaşlarındayken dili tutuldu. Hadımköy’de bir Kemal hoca vardı ona götürdük. Hoca sizin orada bir yatır var ismini biliyor musun dedi. Ağabeyim dedi ki halam Sarı Dede derdi dedi. Ben onu çiçekler içinde görüyorum dedi. Hoca okumaya başladı gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. Çocuğum yanında başka mezar var mı dedi. Ağabeyim de ayakucunda bir mezar daha var deyince söylesene be çocuğum azar işittim dedi hoca. Ben hoca onun ruhuna okudu da ben yalnız değilim diye bir ses mi geldi diye düşündüm. Çocuğumda düzeldi dil tutulması geçti konuşmaya başladı. Hatta dedem rahmetli hayvanları çeşmeye götürürken, hayvanlar üstünden geçiyor diye yatırın etrafına tel örgü çektirdi. Bir sabah bakmışlar teller aşağıya çayıra inmiş. Ben bir koruma istemiyorum diye anlamışlar” dedi.

Yatır; Anadolu’da, şifacılığıyla nâm salmış şahısların mezarlarına verilen ad. Yatırlara ilişkin inanç ve uygulamalara ilk kez Abbasiler döneminde rastlanır. Bu inanç ve uygulamaların kökeninde İslamı benimseyen toplumların eski çoktanrıcı inanç ve törenleri yatar. Yaygın inanca göre yatırlar hastaları iyileştirebilir, evde kalan kızların bahtlarını açabilir, tüm kötülük ve belaları uzaklaştırabilir ve diğer istekleri yerine getirebilir. Yardımını almak amacıyla da yatırlar ziyaret edilir, onlara adakta bulunulur, kurban bile kesilir.
Bazı yatırlar içinse özel bazı uygulamalar adetleşmiştir; mum dikmek, birilerinin nâmına helva, şeker ya da benzeri bir şey dağıtılır.

Özel Haber: Zafer Kara

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Uyarı! Suç teşkil eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tasarım | Enba